ÇAĞDAŞ EĞİTİMİN
İLKELERİ
Çağdaş eğitim içinde
öğretim bir araç durumundadır. Belirli öğreti, bilgi ve kuralların ezberletilme
yöntemiyle benimsetilmesi artık çağımızda yetersiz dahası gereksiz
sayılmaktadır. Özellikle okullardaki eğitim yönteminin, yetiştirilenlerin
yeteneklerinin geliştirilmesi, onlara yaratıcı güç kazandırılması doğrultusunda
yönlendirilmesi kaçınılmaz olmuştur.
Öyleyse
çağdaş eğitim, "yetiştirilen birey ve toplumun sadece belirli kültür ve
koşullara uymalarını sağlamak" diye değil; "daha üst düzeye
ulaşmaları amacıyla yeteneklerinin geliştirilmesi, yaratıcı güçlerinin ortaya
çıkarılması" diye tanımlanabilir.
Çağdaş
eğitim bireyin bilişsel, duyuşsal, bedensel açıdan bir bütün olarak ele alınıp
her alanda dengeli bir şekilde geliştirilmesine yardımcı olur. Buradan
anlaşılacağı üzere çağdaş eğitimde hedef bireyin sahip olduğu tüm yetenekleri
bilgisiyle harmanlayıp keşfetmesi ve bunun sonuncunda da eğilimi olan alanlarda
kendini geliştirmesidir. Çağdaş eğitimin bu hedefi sayesinde toplumlarda
kaliteli sanatçılar, tiyatrocular, yazarlar yetiştirilebilir. Fakat ne yazık ki
toplumumuzda çağdaş eğitim uygulamalarının yetersizliği nedeniyle gerçek
anlamda sanatçı olarak gösterebileceğimiz çok az sayıda insan bulunuyor. İçinde
şekillendiğimiz geleneksel eğitim bize sadece sayısal ve sözel olmak üzere iki
bilgi alanı olduğu dikta edip sanatı ve sporu hiçe sayıyor. Ben isterdim ki
kültür aslında geleneksel eğitimle okulda öğrenilen formüller kadar önemi olsun
ki zaten günlük hayatta hangimiz formül kullanırız? İnsanlar içinde
bulundukları kültürü öğrenmek yerine beyinlerini hiç kullanmayacakları
bilgilerle doldurmaktadır. Oysa sanatın hayatlarının her yerinde onlarla
birlikte olduğunun farkında değiller. İşte tam da bu nedenden ötürü sanat ve
sanatçıya gösterilen ilgi azdır. Bu da çağdaş eğitimin eksikliğinin bir
sonucudur; çünkü çağdaş eğitim kişiyi önyargılarından arındırır ve ona
farkındalık duygusu aşılar. Bu tarz eğitim
bireye görüş ve duyuş sağlayan düşünceyi şekillendirir. Eğitimin sadece sayısal ve sözel alanlarda gelişmek
olmadığını gösterir. Bu nedenle çağdaş eğitimin ne olduğunu doğru bir şekilde
özümseyememiş toplumlarda sanat adına yapılmış hiçbir şeye sanat gözüyle
bakılmaması gayet doğaldır.
Çağdaş
eğitimde öğrenme öğrenci merkezlidir. Bu da dayatmacı tarz eğitimin önündeki en
büyük engeldir. Öğrenci bilgiyi ezberlemeyi tercih etmez. Onu günlük hayatında
kullanacağı şekliyle almak ister. Örneğin geleneksel eğitimde Fizik dersinde
tahtaya dişli çarklar çizilir, belli bir formül yazılır. Ders bitiminde konunun
pekişmesi için birkaç soru örneği çözülür. Fakat çağdaş eğitimde öğrenci
öğretmenden sınıfa dişli çark getirmesini bekler. Bu tarz eğitimde öğrenme de
aynı dişli çark mantığındaki gibidir. Çark döndükçe yani öğrenci performans
gösterdikçe belli bir yol kateder. İzlemekten ziyade işin içine girip öğrenilmesi
beklenen konuya kendini verir ve eğitim kavramını da yüceltir. Ayrıca öğrenmede
kalıcılığı sağlar. Çağdaş eğitimde bilgiler kağıda yazılmaktan ziyade beyne
yazılır.
Evimizin
içinde çağdaş eğitimi desteklemeli ve eğitimin ilk basamağı olan ailede temel eğitim
döneminde çocuğumuza hayatını yapılandırıcı bilgiler vermeliyiz; çünkü bir
annenin veya babanın çocuğuna verdiği eğitim o çocuğun okulda aldığı eğitimin
de temelini oluşturmaktadır. Çağdaş eğitimi destekleyen aileler bu noktada
kendilerine düşen sorumluluğu yerine getirmedikçe okuldaki eğitimin
kalitesizliğinden yakınma hakkını kendilerinde bulamazlar. Kendisine soru soran
çocuğuna çocuklar her şeye karışmaz, sen sus bakıyım şeklinde cevap veren anne
ve baba her ne kadar biz çağdaş eğitim yanlısıyız dese de kendi davranışlarıyla
bunu göstermedikleri için inandırıcı değillerdir. Çocuğun merakını gidermek
yerine onu bastırma ve sindirme yoluna giden ebeveynler çocuktaki merak
duygusunu köreltip çağdaş eğitimin önüne taş koymaktadır. Bugün sokakta,
bahçede, parkta, evde anne babasına soru soran çocukların aldığı cevaplardan
çoğu yorgunum, seninle ilgilenemem, sonra konuşalım, televizyonda dizim var,
yarın erken uyanmam lazım oluyor. Her şeyden önce bir çocuğun birey olduğu
hissettirilmeli, onun düşüncelerine önem verildiği, söylediklerinin dikkate
alındığı gösterilmelidir. Aksi takdirde değil çağdaş eğitimden eğitimin hiçbir
şeklinden söz edilmesi mümkün değildir.
Geleneksel
eğitimin öğrenciye dayattığı ezber bilgi tek tip bireylerin yaratıcısıdır.
Öğrenciye verilen bir sayfada istenen bilgileri ezberleyen iki öğrencinin konu
hakkında bildikleri şeyin bir sayfayla sınırlanması ve öğrenilen şeylerin
temelde aynı olması onları belli bir kalıba sokar. Sadece verilenle yetinen
öğrenci modeli oluşturur ve onları robotlaştırır. Bu tarz eğitimde sistem
öğretmenin verdiğini yazılıda kullandıktan sonra unutabilirsin anlayışına
dayalıdır. Bir nevi köprüyü geçene kadar kullanılır. Köprü geçildikten sonra da
bilgiler köprünün altından akan suya bırakılmak suretiyle yitirilir. Oysa
birbirine benzeyen bireyler yetiştirmekle ileri gidemezsiniz; bir toplum ne
kadar çok farklılığı içinde barındırabiliyorsa
o kadar doğru yoldadır; çünkü yanlış giden bir şey olduğunda bunun
farkında değilseniz bunu size benzemeyen kişinin görmesi daha muhtemeldir.
Zaman içinde eğitim sisteminde
kendiliğinden gerçekleşen değişiklikleri göz ardı eden toplumlar çağa ayak
uyduramayarak gerilemeye mahkumdurlar. Biz de ülke olarak bu bilgi çağının
dışında kalamayız. Unutmayalım ki çağın gerisinde kalmış toplumlar yaşlı
insanlar gibidir. Onlar yeni nesil tarafından alaya alınırlar. Kimileri
mesajını telefona konuşarak yazarken kimisi telefon klavyesinde tuş aramaya
devam edecektir.
Yazan : Zeynep Gizem Emir
Yazan : Zeynep Gizem Emir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder