Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

16 Haziran 2014 Pazartesi

Çağdaş Eğitim Üzerine




ÇAĞDAŞ EĞİTİMİN İLKELERİ        
              
   Çağdaş eğitim içinde öğretim bir araç durumundadır. Belirli öğreti, bilgi ve kuralların ezberletilme yöntemiyle benimsetilmesi artık çağımızda yetersiz dahası gereksiz sayılmaktadır. Özellikle okullardaki eğitim yönteminin, yetiştirilenlerin yeteneklerinin geliştirilmesi, onlara yaratıcı güç kazandırılması doğrultusunda yönlendirilmesi kaçınılmaz olmuştur.
   Öyleyse çağdaş eğitim, "yetiştirilen birey ve toplumun sadece belirli kültür ve koşullara uymalarını sağlamak" diye değil; "daha üst düzeye ulaşmaları amacıyla yeteneklerinin geliştirilmesi, yaratıcı güçlerinin ortaya çıkarılması" diye tanımlanabilir.
     Çağdaş eğitim bireyin bilişsel, duyuşsal, bedensel açıdan bir bütün olarak ele alınıp her alanda dengeli bir şekilde geliştirilmesine yardımcı olur. Buradan anlaşılacağı üzere çağdaş eğitimde hedef bireyin sahip olduğu tüm yetenekleri bilgisiyle harmanlayıp keşfetmesi ve bunun sonuncunda da eğilimi olan alanlarda kendini geliştirmesidir. Çağdaş eğitimin bu hedefi sayesinde toplumlarda kaliteli sanatçılar, tiyatrocular, yazarlar yetiştirilebilir. Fakat ne yazık ki toplumumuzda çağdaş eğitim uygulamalarının yetersizliği nedeniyle gerçek anlamda sanatçı olarak gösterebileceğimiz çok az sayıda insan bulunuyor. İçinde şekillendiğimiz geleneksel eğitim bize sadece sayısal ve sözel olmak üzere iki bilgi alanı olduğu dikta edip sanatı ve sporu hiçe sayıyor. Ben isterdim ki kültür aslında geleneksel eğitimle okulda öğrenilen formüller kadar önemi olsun ki zaten günlük hayatta hangimiz formül kullanırız? İnsanlar içinde bulundukları kültürü öğrenmek yerine beyinlerini hiç kullanmayacakları bilgilerle doldurmaktadır. Oysa sanatın hayatlarının her yerinde onlarla birlikte olduğunun farkında değiller. İşte tam da bu nedenden ötürü sanat ve sanatçıya gösterilen ilgi azdır. Bu da çağdaş eğitimin eksikliğinin bir sonucudur; çünkü çağdaş eğitim kişiyi önyargılarından arındırır ve ona farkındalık  duygusu aşılar. Bu tarz eğitim bireye görüş ve duyuş sağlayan düşünceyi şekillendirir. Eğitimin sadece  sayısal ve sözel alanlarda gelişmek olmadığını gösterir. Bu nedenle çağdaş eğitimin ne olduğunu doğru bir şekilde özümseyememiş toplumlarda sanat adına yapılmış hiçbir şeye sanat gözüyle bakılmaması gayet doğaldır.

    Çağdaş eğitimde öğrenme öğrenci merkezlidir. Bu da dayatmacı tarz eğitimin önündeki en büyük engeldir. Öğrenci bilgiyi ezberlemeyi tercih etmez. Onu günlük hayatında kullanacağı şekliyle almak ister. Örneğin geleneksel eğitimde Fizik dersinde tahtaya dişli çarklar çizilir, belli bir formül yazılır. Ders bitiminde konunun pekişmesi için birkaç soru örneği çözülür. Fakat çağdaş eğitimde öğrenci öğretmenden sınıfa dişli çark getirmesini bekler. Bu tarz eğitimde öğrenme de aynı dişli çark mantığındaki gibidir. Çark döndükçe yani öğrenci performans gösterdikçe belli bir yol kateder. İzlemekten ziyade işin içine girip öğrenilmesi beklenen konuya kendini verir ve eğitim kavramını da yüceltir. Ayrıca öğrenmede kalıcılığı sağlar. Çağdaş eğitimde bilgiler kağıda yazılmaktan ziyade beyne yazılır.
   Evimizin içinde çağdaş eğitimi desteklemeli ve eğitimin ilk basamağı olan ailede temel eğitim döneminde çocuğumuza hayatını yapılandırıcı bilgiler vermeliyiz; çünkü bir annenin veya babanın çocuğuna verdiği eğitim o çocuğun okulda aldığı eğitimin de temelini oluşturmaktadır. Çağdaş eğitimi destekleyen aileler bu noktada kendilerine düşen sorumluluğu yerine getirmedikçe okuldaki eğitimin kalitesizliğinden yakınma hakkını kendilerinde bulamazlar. Kendisine soru soran çocuğuna çocuklar her şeye karışmaz, sen sus bakıyım şeklinde cevap veren anne ve baba her ne kadar biz çağdaş eğitim yanlısıyız dese de kendi davranışlarıyla bunu göstermedikleri için inandırıcı değillerdir. Çocuğun merakını gidermek yerine onu bastırma ve sindirme yoluna giden ebeveynler çocuktaki merak duygusunu köreltip çağdaş eğitimin önüne taş koymaktadır. Bugün sokakta, bahçede, parkta, evde anne babasına soru soran çocukların aldığı cevaplardan çoğu yorgunum, seninle ilgilenemem, sonra konuşalım, televizyonda dizim var, yarın erken uyanmam lazım oluyor. Her şeyden önce bir çocuğun birey olduğu hissettirilmeli, onun düşüncelerine önem verildiği, söylediklerinin dikkate alındığı gösterilmelidir. Aksi takdirde değil çağdaş eğitimden eğitimin hiçbir şeklinden söz edilmesi mümkün değildir.
  Geleneksel eğitimin öğrenciye dayattığı ezber bilgi tek tip bireylerin yaratıcısıdır. Öğrenciye verilen bir sayfada istenen bilgileri ezberleyen iki öğrencinin konu hakkında bildikleri şeyin bir sayfayla sınırlanması ve öğrenilen şeylerin temelde aynı olması onları belli bir kalıba sokar. Sadece verilenle yetinen öğrenci modeli oluşturur ve onları robotlaştırır. Bu tarz eğitimde sistem öğretmenin verdiğini yazılıda kullandıktan sonra unutabilirsin anlayışına dayalıdır. Bir nevi köprüyü geçene kadar kullanılır. Köprü geçildikten sonra da bilgiler köprünün altından akan suya bırakılmak suretiyle yitirilir. Oysa birbirine benzeyen bireyler yetiştirmekle ileri gidemezsiniz; bir toplum ne kadar çok farklılığı içinde barındırabiliyorsa  o kadar doğru yoldadır; çünkü yanlış giden bir şey olduğunda bunun farkında değilseniz bunu size benzemeyen kişinin görmesi daha muhtemeldir.

  Zaman içinde eğitim sisteminde kendiliğinden gerçekleşen değişiklikleri göz ardı eden toplumlar çağa ayak uyduramayarak gerilemeye mahkumdurlar. Biz de ülke olarak bu bilgi çağının dışında kalamayız. Unutmayalım ki çağın gerisinde kalmış toplumlar yaşlı insanlar gibidir. Onlar yeni nesil tarafından alaya alınırlar. Kimileri mesajını telefona konuşarak yazarken kimisi telefon klavyesinde tuş aramaya devam edecektir.
                                                                                                                       
                                                                                        Yazan : Zeynep Gizem Emir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder